Ben her ne kadar cinsiyet ayrımını sevmesem de, önce insan olmayı önemsesem de ne yazık ki toplumsal bakış, anlayış ve davranış cinslere ayrılmamıza, haliyle kadın erkek arasındaki manasız eşitsizliğe imkân tanıyor.
Oysa toplumsal hayat; kadın-erkek birlikte el ele, omuz omuza birlikte iken biçimlenir ve anlam kazanır. Çünkü her iki cinsin de toplumsal işleyişe farklı yönlerde katkısı var. Bu nedenle de ayırım yapmanın, üstünlük ölçümüne girmenin kültürel inanıştan kaynaklı zihinsel bir yanılgıdan ibaret olduğu düşüncesindeyim.
Uzun yıllar aile bütünlüğü için ev sınırları içinde kalmış; toplumda, kadına ve erkeğe biçilen kültürel roller ve kalıplar gereği zaman zaman toplumsal hayata etkin katılımı engellemiş olan kadın, İnsani hakların eşitsizliğine de maruz kalmış haliyle.
Lakin zamanla demokratik gelişmeler, toplumsal değişmeler, meslekler guruplarının çeşitlenmesi, ekonomik yetersizlik ve kadının bilinçlenmesi gibi etkenler, kadını ev hayatından iş hayatına çekmiş ve ekonominin vazgeçilmez bir parçası haline getirmiştir.
Kadınların insan olarak zaten var olan haklarını savunma mücadelesi;
Ekonomik hayatta var olmak,
Sosyal hayatta söz sahibi olmak
Ve her alanda eşit haklara sahip olmak içindir.
Kaldı ki günümüzde kadın, ortak yaşamın idame ettirilmesi için her alanda faaliyet gösterebilir durumdadır.
Kadın her şeyden önce anadır. İşte tam da bu hassas özelliğimizle, yakınmak yerine biraz da öz eleştiri yapmalıyız diye düşünüyorum. Çocuklarımızın eğitimi üzerinde en çok etkisi olan biz analar; eşitsizlik, şiddet, taciz gibi olaylara neden maruz kaldığımızı önce kendimize sormalıyız.
Erkek çocuklarımızı nasıl bir misyonla yetiştirdik ve yetiştirmeye devam ediyoruz ki, onların düşünce ve davranışlarından mustaribiz.
Elbette çevresel etkilerin önemi büyük lakin o çevrenin oluşumunu da bizler hazırlamış olmuyor muyuz?
Derin düşündüğümüzde kadının toplumdaki yeri, önemi ve topluma nasıl yön verdiği aşikâr. Farkına vararak resmin bütününe baktığımızda kendi gücümüzü ve neler yapabileceğimizi daha iyi görebiliriz. Eforumuzun ve zamanımızın bir kısmını ruhsal-zihinsel-bedensel yeteneklerimizi geliştirmeye harcayarak huzurlu bir dünya yaratabiliriz.
Yazarın Son Yazıları
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
SON DAKİKA HABERLERİ